Zamanın şelale gibi aktığı bir krallıkta, görkemli saraylar ve ipekler arasında Shanguan Qi'nin hikayesi gözler önüne seriliyor. Manhua okuyarak uyuyakaldığında hayatı çarpıcı biçimde değişen bir öğrenciydi. Kendini saray entrikaları ve zor ilişkilerle çevrili güzel bir kadın olan genç bir İmparatoriçe'nin bedeninde buldu. Büyüklük ve lüksün yanı sıra, Chu Qing adamına karşı sorumluluk yükünü ve zor duygularını da paylaştı. O, terk edilmiş sevgilisine karşı kalbi nefret ve kızgınlığın buzuyla kaplanmış gizemli ve ne yapacağı belli olmayan bir hükümdardı. Değişiklikleri fark etmeye başladı. Onun değiştiğini gördü. İlgiliydi, nazikti ve her şeyden önce nazikti. Ve yavaş yavaş nefreti erimeye başladı ve yerini beklenmedik sevgiye bıraktı. Ancak mutlulukları uzun sürmedi. O bu dünyaya ait değildi ve yakında kendi dünyasına dönecekti. Dönüşü sadece sevdiği adama veda etmek değil, aynı zamanda onunla ilgili anılarını da kaybetmek anlamına geliyordu. Ve dayanılmaz bir acıya dönüştü. Burada kalıp eski hayatını sonsuza dek unutmak ya da kendi dünyasına dönüp anılarını saklayıp sevdiği birini sonsuza dek kaybetmek gibi zor bir karar vermek zorunda kaldı.