Cha Jung Woo, kıdemlileri arasında tanık olduğu yolsuzluğa karşı konuşmayı seçmemiş olsaydı, bir yazar olarak parlak bir geleceğe sahip olabilirdi. Ne yazık ki, böylesine vicdansız bir davranışla karşı karşıya kaldığında sessiz kalamayan Jung Woo, konuşmayı seçti ve esasen kariyerini daha başlamadan bitirdi. En azından Kim Jung Hyun onun yanında olmayı seçmeseydi işler böyle gidecekti. Edebiyat dünyasının en parlak yıldızlarından biri olan Jung Hyun, Jung Woo'nun lekelenmiş itibarından korkmuyor. Durum böyle olunca, çok başarılı yayıncı Han Tae Young genç arkadaşına yaklaştığında Jung Hyun biraz temkinli davranır. Jung Woo'ya kendi adıyla yayınlama şansı sunan Tae Young, ona reddedemeyeceği bir teklifte bulunur, ancak Jung Hyun, Tae Young'ın amaçlarının tamamen asil olduğuna ikna olmaz. Tae Young'a kendi çalışmalarından birini yayınlama şansı sunuyor. Kıskançlıkla beslenen Jung Hyun, Jung Woo'yu aşırı hırslı yayıncıdan uzak tutmaya çalışır; ama ne kadar denerse denesin, Jung Woo, Tae Young'un birçok çekiciliğine karşı koyamıyor gibi görünüyor. Hayranlık duyduğu yazar ile karşı koyamadığı yayıncı arasında kalan Jung Woo'nun titreyen kalbi nereye varacak?