Qiao Yan'ın hayatı, ailesinin bir araba kazasında aniden ölmesiyle altüst olur. Bir gecede, sevgili küçük prenseslerinden yalnız bir yetime dönüşür. Kısa süre sonra, Gu Şirketi'nin başkanı ve biyolojik büyükbabası olduğunu iddia eden Gu Changfeng ortaya çıkar ve onu Çin'e geri getirmekte ısrar eder. Gu ailesine geri dönmek istemese de Qiao Yan, ailesinin ölümlerini çevreleyen birçok şüpheli ayrıntıdan rahatsız olur. Gerçeği ortaya çıkarmaya kararlı olan Qiao Yan, geri dönmeyi kabul eder ve Gu ailesinin reisinin evlatlık oğlu olan sözde "amcası" Gu Jingyuan'a yaklaşmaya başlar. Gu evinde, Gu Jingyuan'ı kazanmaya çalışan uysal ve acınası bir yetim rolünü oynar. Ancak Gu Jingyuan, onun bu davranışından etkilenmemiş, soğuk ve kayıtsız kalır. İkisi arasında, zekâ ve irade bakımından eşit olan gizli bir mücadele başlar. Qiao Yan, Gu Jingyuan'ın ailesinin cinayetinin ardındaki kişi olduğuna ikna olduğu anda, onu şiddetli bir yangından kurtarmak için hayatını riske atar ve hem onu hem de Gu ailesini koruma arzusunu itiraf eder. Sarsılan Qiao Yan, onun acısını anlamaya başlar ve bu anlayışla ona derinden aşık olur. Yasak aşkları sayısız zorlukla karşılaşır. Ancak sonunda Gu patriğinin muhalefetine karşı gelip açık yüreklilikle evlenmeye karar verdikleri anda, çok daha büyük bir komplo üzerlerine çöker. Birbirlerini korumak için, kavurucu bir aşk ve acı dolu bir fırtınaya yakalanmış, gerçek duygularını gizlemek zorunda kalırlar. Bu kaosun ortasında, yaklaşan fırtınadan birbirlerini korumak için kendi canlarını ve kanlarını kullanırlar.